NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
139 - (2236) وحدثني
أبو الطاهر،
أحمد بن عمرو
بن سرح. أخبرنا
عبدالله بن
وهب. أخبرني
مالك بن أنس
عن صيفي (وهو
عندنا مولى
ابن أفلح).
أخبرني أبو
السائب. مولى
هشام بن زهرة؛ أنه
دخل على أبي
سعيد الخدري
في بيته. قال
فوجدته يصلي.
فجلست أنتظره
حتى يقضي
صلاته. فسمعت تحريكا
في عراجين في
ناحية البيت.
فالتفت فإذا
حية. فوثبت
لأقتلها.
فأشار إلى: أن
اجلس. فجلست.
فلما انصرف
أشار إلى بيت
في الدار.
فقال أترى هذا
البيت؟ فقلت:
نعم. فقال: كان فيه
فتى منا حديث
عهد بعرس. قال
فخرجنا مع رسول
الله صلى الله
عليه وسلم إلى
الخندق. فكان
ذلك الفتى
يستأذن رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
بأنصاف
النهار فيرجع
إلى أهله.
فاستأذنه يوما.
فقال له رسول
الله صلى الله
عليه وسلم "خذ عليك
سلاحك. فإني
أخشى عليك
قريظة" فأخذ
الرجل سلاحه.
ثم رجع فإذا
امرأته بين
البابين
قائمة. فأهوى
إليها الرمح
ليطعنها به.
وأصابته غيرة.
فقالت له:
اكفف عليك
رمحك، وادخل
البيت حتى
تنظر ما الذي
أخرجني. فدخل
فإذا بحية عظيمة
منطوية على
الفراش. فأهوى
إليها بالرمح فانتظمها
به. ثم خرج
فركزه في
الدار. فاضطربت
عليه. فما
يدري أيهما
كان أسرع
موتا. الحية
أم الفتى؟ قال
فجئنا إلى
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم فذكرنا
له. وقلنا: ادع
الله يحييه
لنا. فقال
"استغفروا
لصاحبكم" ثم
قال "إن بالمدينة
جنا قد
أسلموا. فإذا
رأيتم منهم
شيئا فآذنوه
ثلاثة أيام.
فإن بدا لكم
بعد ذلك
فاقتلوه.
فإنما هو
شيطان".
{139}
Bana Ebu't-Tâhir Ahmed
b. Amr b. Şerh rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullah b. Vehb haber verdi.
(Dediki): Bana Mâlik b. Enes, Sayfî'den —Bu zât bizce İbııi Eflah'ın
âzâtlısıdır.naklen haber verdi. (Demişki): Bana Hişam b. Zühre'niıı azatlısı
Ebu's-Sâib haber verdi ki:
Kendisi Ebû Saîd'i
Hudrî'nin evinde yanına girmiş. (Demişki): Onu namaz kılarken buldum ve
oturarak namazını bitirinceye kadar onu bekledim. Derken evin bir tarafında
çatıdaki çubuklar arasında bir kıpırtı işittim de bakındım. Ne göreyim bir
yılanmış. Hemen öldürmek için üzerine sıçradım. Fakat Ebû Said bana otur diye
işaret etti. Ben de oturdum. Namazdan ayrıldıktan sonra hânesindeki bir eve
işaret ederek:
— Şu evi görüyor musun? dedi,
— Evet! cevâbını verdim.
— Bunda bizden yeni evlenmiş bir genç vardı.
Derken Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'le birlikte hendek gazasına
çıktık. Bu genç günün yarısında Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den
izin alarak evine dönüyordu. Bir gün yine ondan izin aldı. Resûlullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona :
«Üzerine silâhını ali
Çünkü Kureyza'nın sana düşmanlık edeceğinden korkarım.» dedi. Adam da silâhını
aîdi. Sonra evine döndü. Bir de ne görsün karısı iki kapının arasında ayakta
değil mi! Hemen süngüsü ile onu vurmak için üzerine yürüdü. Kıskançlığı
kabarmıştı. Kadın ona :
— Yapma! Süngünü çek! Eve gir de beni dışarıya
ne çıkardı bîr gör! dedi. O da girdi. Bir de baktı ki büyük bir yılan!..
Döşeğin üzerine kıvrılmış yatıyor! Hemen süngü ile yılanın üzerine vararak onun
işini bitirdi. Sonra dışarı çıkarak süngüyü avluya dikti. Derken yılan üzerine
atıldı. Artık hangisi çabuk öldü. yılanmı, yoksa gençmi? Bilinemedi, Biz hemen
Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelerek bunu kendisine anlattık ve :
— Allah'a dua et, onu bizim için diriltsin!
dedik. «Arkadaşınız için istiğfar edin!» buyurdu. Sonra şunu ilâve etti :
«Gerçekten Medine'de
müslümen olmuş cinler vardır. Onlardan birini görürseniz, kendisine üç gün ihtarda
bulunun. Şâyeî bundan sonra size (yine) görünürse onu öldürün! Çünkü o bir
şeytandır.»
140 - (2236) وحدثني
محمد بن رافع.
حدثنا وهب بن
جرير بن حازم.
حدثنا أبي.
قال: سمعت
أسماء بن عبيد
يحدث عن رجل
يقال له
السائب - وهو
عندنا أبو
السائب - قال: دخلنا
على أبي سعيد
الخدري.
فبينما نحن
جلوس إذ سمعنا
تحت سريره
حركة. فنظرنا
فإذا حية.
وساق الحديث
بقصته نحو
حديث مالك عن
صيفي. وقال
فيه. فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "إن لهذه
البيوت عوامر.
فإذا رأيتم
شيئا منها
فحرجوا عليها
ثلاثا فإن
ذهب، وإلا
فاقتلوه. فإنه
كافر". وقال
لهم "اذهبوا
فادفنوا
صاحبكم".
{140}
Bana Muhammed b. Râfi' de
rivayet etli. (Dediki): Bize Vehb b. Cerîr b. Hâzim rivayet etti. (Dediki):
Bize babam rivayet etti. (Dediki): Esma' b. Ubeydi Sâib denilen bir adamdan
rivayet ederken dinledim. Bizce bu zât Ebû Sâib'dir.— (Demişki):
Ebû Saidi Hudri'nin
yanına girdik. Otururken bir ara yatağının altında bir kıpırtı işittik de
baktık. Ne görelim!..Bir yılanmış!..
Râvi hadîsi kıssasıyle
Mâlik'in Sayfî'den rivayet ettiği badis gibi nakletmiştir. O bu hadîste şunu da
söylemiştir:
«Bunun üzerine
Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Gerçekten bu evlerin
yılan sakinleri vardır. Onlardan birini görürseniz üzerine üç defa zorlama
yapın; giderse ne âlâ.. Aksi takdirde onu öldürün! Çünkü o bir kâfirdir.» dedi.
Yanındakilere de :
«Gidin arkadaşınızı
defnedin.» buyurdu.»
141 - (2236) وحدثنا
زهير بن حرب.
حدثنا يحيى بن
سعيد عن ابن
عجلان. حدثني
صيفي عن أبي
السائب، عن
أبي سعيد
الخدري. قال:
سمعته قال: قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "إن
بالمدينة
نفرا من الجن
قد أسلموا.
فمن رأى شيئا
من هذه
العوامر
فليؤذنه
ثلاثا. فإن
بدا له بعد
فليقتله. فإنه
شيطان".
{141}
Bize Zübeyr b. Harb da
rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya b. Saîd, İbni Aclan'dan rivayet etti.
(Demişki): Bana Sayfî, Ebu's-Sâib'den, o da Ebû Sâîdi Hudrî'den naklen rivayet
etti. (Demişki): Ebû Saîd'i şunu söylerken işittim: Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem):
«Şüphesiz ki Medine'de
cinlerden müslüman olmuş bir taife vardır, imdi her kim bu yılanlardan bîr şey
görürse ona üç defa İhtarda bulunsun, ondan sonra kendisine görünürse artık onu
öldürsün. Çünkü o bir şeytandır.» buyurdular.
İzah:
Bu rivayetlerden İbni
Ömer'le Ebû Lübâbe hadîsini Buhârî «Bed'u-l-Halk» bahsinde; İbni Mes'ûd
hadîsini «Mürselât Sûresinin Tefsirinde tahric etmiştir.
Zü't-Tufyeteyn iki
tufyeli demektir. Tufye mukl denilen yemişin yaprağıdır. Bu yemişin yaprağı
üzerinde iki çizgi bulunurmuş. Yılanın da sırtında iki beyaz çizgi bulunduğu
için benzetme suretiyle ona tufyeli yılan denilmiştir. Biz çizgili yılan
demekle iktifa ettik.
Ebter: Kısa kuyruklu
son derece zehirli bir yılandır. Gebe bir kadın bu yılana bakar bakmaz çocuğunu
düşürürmüş. İhtimal bunun sebebi kadının birdenbire korkmasıdır. Maamafih
Hattâbî ile diğer bazı ulemânın beyânına göre gerek çizgili yılanın, gerekse
ebterin gözlerinde Cenâb-ı Hak öyle bir hassa halketmiştir ki bir bakışta
insanı kör ederlermiş.
Can: Küçük yılan
demektir. Bâzıları ince ve hafif, bir takımları da ince beyaz yılan demek
olduğunu söylemişlerdir.
Ebîerle çizgili yılanın
kadınların karındaki ceninleri araştırmalarından murad onları düşürtmeleridir.
Yâni çocuk düşürtmeye araştırma denilmiştir. Maamafih Allah Teâfâ'nın
kendilerinde yarattığı bir hassa sebebiyle hakikaten araştırma yapmaları da mümkündür.
Mâzirî diyorki:
«Medine'nin yılanları bu hadislerde beyân edildiği şekilde ihtar verilmeden
öldürülmez. Fakat ihtar verilir de yine gitmezlerse öldürülürler. Sair yerlerin
ve evlerin yılanlarını ise ihtarsız öldürmek menduptur. Çünkü bu babda birçok
sahih hadisler vardır. Medine yılanlarının İhtarsız öldürülememesi hadîste
beyân buyurulduğu üzere yılan şeklindeki cinlerden bir taifenin Medine 'de
müslümanlığı kabul ettiğindendir.»
Ulemâdan bir cemâat
hadîsteki nehyin umûmî olduğuna, binâenaleyh nerede olursa olsun evlerde
yaşayan yılanların ihtarsız öldürülemiyeceğine kail olmuşlardır. Kırlarda
yaşayanlar ise onlara göre de ihtarsız öldürülür, îmam Malik'e göre mescidlerde
bulunanlar öldürülür. İhtarın keyfiyeti hakkında İbni Habib Nebi (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'in :
«Bizden Süleyman b.
Davud'un aldığı söz hakkı için bize eziyet vermemenizi ve bize görünmemenizi
dilerim.» dediğini rivayet etmiştir.
Üç defa zorlamaktan
murad İmam Mâlik'e göre: Seni Allah ve âhiret günü aşkına bize görünmemeye ve
eziyet vermemeye zorluyorum, demektir. İhtardan sonra yılan yine görünmekte
devam ederse evlerde yaşayan yılan veya rnüslüman olan cin olmadığı anlaşılır.
Bunun şeytan olduğu bildirildiğinden öldürülmesinde beis yoktur.
Bu rivayetlerden
ihramlı bir kimsenin yılan öldürebileceği, yılanın Harem-i Şerîfde de
öldürülmesi caiz olduğu anlaşılmaktadır.